31 Ocak 2011 Pazartesi

PERA'DAN BEYOĞLU'NA...




Bu bir İstanbul masalı
Rengarenk ve tükenmiş hayatların
İçiçe yaşandığı...
Hergün, her an yeni bir olaya,
Yeni bir aşka gebe
Bu semtin sokakları.

Zamane gençliği cıvıl cıvıl, kol kola,
Blucini takmış ayağına,
Başka şey takmadan kafaya
Boydan boya dolduruyor İstiklal'i,
Her köşeden bir ezgi geliyor,
Bir nağme, bir haykırış, bir melodi.
Kozmopolit bir dünya,
Bir insan mozaiği.

Ben gençken bir Bab Cafe vardı
Emek sineması karşısı,
O dar yolun en sonu, köşesi,
Self servisle tanışma,
Jetonla çalışan müzik kutusu,
Hala burnumda doğrusu
Cafenin o gizemli kokusu...

Emek sineması şahane,
En güzel ses, dekor, sahne düzeni,
Deri koltuğa şöyle bir yerleştinmi
Doyum olmaz seyretmeye filmi.
Olmazsa olmazlardan pastane inci,
Hala damağımda o ilk profiterolün lezzeti...

Aslında yetmişli yıllarda
Buralara çekinerek gelirdik,
Yozlaşmış salonlar, kepaze filmler,
Kötü bakışlar, art niyetler,
Birkaç beylik nokta hariç
İstiklale gelmeye ürkerdik.
Neyse ki zamanla bir silkinmiş,
Aslına dönmüş, kendine gelmiş
O sahte kıyafeti çıkartmış,
O berbat furyayı dışlamış...

Bir nesil öncesini nasıl da kucaklamış oysa ,
Annem ne hoş anlatır ballandıra ballandıra
Şöyle salına salına, taktı mı babamı koluna,
Doğru Markiz’e ya da Lebon’a...
Başlıbaşına bir serüven, bir aktivite,
Böylesine piyasa bu caddede..
Güzel, alımlı, zarif hanımlar,
Kibar, afilli, efendi beyler,
Bele oturan kabarık, kloş etekler,
Evazeler, volanlar, şapkalar, eldivenler,
Birbirine aşina yüzler; yüzlerde gülücükler,
Ne güzel anlatır annem,
Adımbaşı bir tanıdığa selam veren babamın
Fötr şapkalı, pür tuvalet
Janti , takım elbiseli fiyakasını...

Bir rüyaymış o zamanlar vesselam
Şimdi edilmiyor ki böyle güzel bir çift kelam..
Şimdilerde Beyoğlu ayrı bir alem...
Gecesi gündüzü, önü, arkası
Sağı,solu, köşesi kuytusu,
Yerlisi, yabancısı, mutlusu, çilekeşi,
Kalbindeki girdaba dolanmış avenesi,
Bir zamanların Pera 'sı, cenneti,
Tarihin, kültürün , sanatın beşiği,
Yeşilçamın Muhsin beyi, komşu madam Eleni,
Sevda hanımın mor salkımlı sümbülleri
Neler olur, neler biter, neler yaşanır sokaklarında
Kimi kaybolmak ister
Kimi yeniden doğmak kucağında.

Sen! Köşedeki küçük çiçekçi kız,
Gülsün yüzün, mahzun bakma,
Unutma;
Beyoğlunun yarınları var...
Beyoğlunun umutları var...



Bingül Egemen
7.Ekim.2010
Beyoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder